Yayla kültürü Türklerin en önemli kültürlerinden biridir.
Önceden yaz mevsimi geldiği zaman hayvanları otlatmak için yaylalara çıkılırmış.
Şimdilerde ise artık tamamen turizm ve serinlemek amaçla çıkılmakta.
Hemen her şehrin bir yaylası vardır.
En başta sevilen şarkı sözlerinde kendini bulur yaylalar…

Bu tepe karlı tepe, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar/İndim su serpe serpe, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar.
Gittim ki yar uyumuş, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar/Uyardım öpe öpe, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar.
Aldım Türkmen kızını, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar/Çekemedim nazını, yaylalar/Oy yaylalar, yaylalar, yaylalar…
Yayla terimi eski Türkçe, Azeri ve Çağatay lehçelerinde bulunan yay (yaz), yaylamak (yazı geçirmek) sözcükleriyle bağlantılı.

Yaylamak terimi zamanla, yaylag ve yaylak haline dönüşmüş, (K) sesinin düşmesiyle yayla halini almıştır. Yaylacılık Anadolu’ya Orta Asya’dan Türk göçleriyle gelmiş. Nitekim, Orhun Yazıtlarında yaylag terimi geçmekte.
Dünyada en geniş ve yüksek plato Tibet Platosu ‘Dünyanın çatısı’ olarak isimlendirilir. Tibet Platosu 2 milyon km karelik bir alanı kapsar (Fransa veya Teksas’ın dört kat büyüklüğünde)
Yaylayı parçalayarak bir ağ gibi saran akarsu vadileri arasında kalan düz veya az eğimli yayla parçaları, vadilerin derinleşerek ve yayılarak genişlemesiyle daralır ve yayla dağlık-tepelik bir şekil alır.

YAYLA MI TURİZM KÖYÜ MÜ
Yaylacılık göçebe yaşam tarzına benzese de bazı yönleriyle ayrılır. Yaylacı kışlak ve yaylak arasında yaz ve kış ritmik göç eder. Göçebeler ise otlak arama amacıyla sürekli göç halinde.
Yaylacının köy veya kasabada kalıcı bir meskeni bulunurken, göçerlerin çoğunlukla kalıcı konutları yoktur. Bazı uygun yaylalar sürekli oturulan yer haline gelebilir.
Memleketimizde sayılamayacak kadar çok olan bu yaylaların dinlenme, turizm gayesiyle kullanılan ve mahalle niteliğinde olanları turizm tatil köyleri haline gelmekte.
Hatta geçici yerleşim yeri olmaktan çıkıp daimi yerleşim yerleri olmakta. Yaylalarımız ağıl işlevleri olan göçebe hayvancılığın yerine son yıllarda rekreasyonel amaçlarla kullanılmaya başlanmış.

Yayla yerleşmesi sayısı son yıllarda büyük bir hızla azalmakta. Şöyle ki; 1968 yılında 26 bin olan yayla sayısı 1997’de 5 bin 900’e düşmüş.
Eldeki yaylaları korumak, gelecek nesillere aktarmak konusunda hemfikir olmalıyız.
Ormanın derinlerine inmek, yeşilin büyüsüne kapılmak, çağlayan suların sesini duymak için yaylalara gelmeliyiz.
(Bursa’nın cennet köşeleri yaylaları yarın ele alacağız. Başta Kocayayla olmak üzere en büyük 8 yaylaya yolculuğa hazır olun!)
YORUMLAR