Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cemal Nuri Gürbüz

LDL gerçekten de kötü müdür? Damar sertliği nasıl oluşur?

Aşırı işlem görmüş besinler tüketildiğinde hücre içerisinde daha çok metabolik atık oluşur. Bu atıklara serbest radikal denir. Bunu araçlardan ya da fabrika bacalarından doğaya karışan kirli duman ya da atık olarak düşünebiliriz. Serbest radikaller hücre zarlarına ve damarların iç yüzeyini kaplayan tabakaya yavaş yavaş zarar verir. Bu sürece kronik mikropsuz iltihap diyoruz.

Hücre zarlarının yapısında kolesterol de bulunur. Üstelik kolesterol burada önemli bir görev üstlenir. Hücre zarının sağlam kalmasını destekler. Zarlarda bulunan alıcıların görev yapabilmesi bu sayede mümkün olur. Örneğin insülin alıcıları iyi çalışmadığında hücreler insüline yanıt vermez hale gelir. Bu yanıtsızlığa insülin direnci diyoruz.

Serbest radikaller hücre zarlarına saldırdığında yani bir tür yangın çıktığında ( kronik mikropsuz iltihap ) adı kötüye çıkmış olan LDL kolesterol imdada koşar. Çünkü onun görevleri arasında tamircilik ve yangını söndürmek de vardır. İşte bu sırada olanlar olur. Yardıma koşan LDL de serbest radikallerin saldırısına maruz kalır. Saldırı sonucu adeta yanan LDL’ye oksitlenmiş LDL ( Okside LDL ) diyoruz. Bu LDL artık vücut için yararlı işlevleri olan bir molekül olmaktan çıkar. Vücut bu tür LDL moleküllerini ortalıktan kaldırmaya yani temizlik yapmaya odaklanır. Bu işi yapan hücrelere makrofaj diyoruz. İçleri okside LDL ile dolan makrofajlara tıpta köpük hücreleri diyoruz. Damarlarda plak adı verilen oluşumların temeli böylece atılmış olur. Yani damar sertliği süreci işte böyle bir şeydir.

Serbest radikallerin oluşumunu arttıran etkenler aynı zamanda LDL’nin oksitlenmesine yani zararlı hale gelmesine neden olan etkenlerdir. Aşırı işlem görmüş besinler, beyaz unlu ve şekerli besinler, kızartmalar, aşırı yüksek ısıda hızla pişirilmiş besinler, sigara, hipertansiyon, diyabet, obezite, kalitesiz uyku, hareketsizlik, aşırı yorucu egzersizler ve genetik faktörler bu süreci hızlandırır. Doğru bir yaşam tarzı ise süreci yavaşlatır yani olumlu yöne çevirir.

Kolesterolün başka görevleri de vardır.

* D vitamini yapımı.
* Steroid hormonların ( Kortizol, aldosteron, östrojenler, progesteron, testosteron) yapımı.
* Yağların sindirilmesine yarayan safra yapımı.

Özet: LDL’nin yüksek olmaması kalp damar sağlığı için yeterli bir güvence değildir. Bize düşen görev doğru yaşam tarzını benimsemek ve oksitlenmiş LDL’yi azaltmaktır. Mecbur kalınca LDL’yi ilaçla düşürmek de gerekir.

Facebook ve Instagram’dan beni takip ederek diğer makalelerime de ulaşabilirsiniz.

Dr. Cemal Nuri Gürbüz, Konur Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER