2008’den beri heyecanla takip ettiğimiz Marvel Sinematik Evreni yani MCU 2 Mayıs itibariyle beşinci aşamasını tamamlamış bulunmakta.
Ant-Man and the Wasp: Quantumania ile başlayan bu dönem Thunderbolts* ile kapanışını yaptı.
MCU’nun en parlak zamanları olmadığı konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Yine de bizlere tanıttığı yeni karakterler ve film çıkışı; telefonlarımıza sarılıp çizgi roman siparişi vermemize sebep oldu.
Ve hikayeler bir kez daha bizlerle buluştu.
Peki, Thunderbolts* nasıldı?

***
Her şeyden önce çizgi romanları takip edenler için MCU ekibinin beklentiyi karşılamayacağını belirtmeliyim!
Her ne kadar ortak isimler olsa da filmlerde işlenip ortada kalan karakterler bir araya getirilmiş diyebilirim.
Saymak gerekirse ekiptekiler; Yelena Belova (White Widow), John Walker (U.S.Agent), Ghost ve filmin ikinci yarısında katılacak olan Winter Soldier ile Red Guardian.
Bu karakterler bir anda mı toplandı?
Cevap tabii ki hayır.
Ekibi bir araya getiren Valentina Allegra de Fontaine (yazımda kısaca Valentina diyeceğim), Falcon and the Winter Soldier dizisinden beri bizlere görünerek hikâyenin temellerini atıyordu.
Toplumla bir olmakta zorlanan, hayatı savaşlar ve çatışmalarla geçmiş karakterleri kendi operasyonlarında kullanarak işlerini gördürüyordu.
Ta ki yaptıkları fark edilip hükümet tarafından gözetim altına alınana kadar…
Birlikte çalıştığı bu ‘ajanlar’ da kendisi için tehlike arz etmekte olan Valentina hepsine birbirlerini öldürmeleri için görevler veriyordu.
Ancak işler istediği gibi gitmedi.
Üstelik beklenmeyen bir misafir de ortaya çıktı:
O ise Bob’du.
***
Kabul ediyorum.
Tüm bu savaşçıların arasında Bob adında bir sivil ile karşılaşmak biraz tuhaf gelebilir.
Ancak kendisi MCU’nun en güçlü karakterleri arasına girmeyi başardı bile. Aslında çocukluk travmaları olan, madde bağımlılığı yaşayan ve çözüm arayan biri sadece.
Valentina tarafından düzenlenen bir projede ‘daha iyi’ olabilmek adına gönüllü olan Bob, sağ çıkamadığı gerekçesiyle imha edilmek üzere ekibimizin ve diğer kanıtların yanına gönderilmiştir.
Ancak gözünü yeniden açtığında karşısında birbirleriyle dövüşen ekibi görür.
En sonunda iş birliği ile üsten çıkan ekip Bob’un fedakarlığı sayesinde Valentina’nın ordusundan da kaçmayı başarır.
Fedakârlık deyince Bob’u bir daha görmeyeceğimizi sanıyor olabilirsiniz.
Ama kendisi Dünyanın Altın Koruyucu Sentry’den başkası değildir.
Kişilik bozukluğu ve geçmişte yaşadıklarını kullanan Valentina karakterimizi manipüle eder ve en sonunda olaylar kontrol edilemez bir karanlığa bürünür. Hem de gerçek anlamda.
Bakalım MCU’nun yepyeni ekibi bu tehdit ile nasıl başa çıkacak?
***
Peki benim filmle ilgili görüşlerim nasıl?
Açıkçası filmi sevdim.
Yine de beklentimi yükseltip izlediğim için biraz hayal kırıklığı yaşamadım değil. Beyaz perdede görmeyi pek beklemediğim karakterleri uzun soluklu izleyebildiğim için mutluyum.
Thunderbolts*, sadece dizide görünen ya da filmlerde yan rolde kalan karakterler için güzel bir öne çıkma fırsatı sunuyor.
Özellikle Sentry’nin işlenişine bayıldım.
Yaşadığı yalnızlık, asla ‘bir şey’ olamama kaygısı, kendisine karşı öfkesi ve içinde büyüyen karanlık çok güzel yansıtılmış.
Bu gibi zorlu süreçlerden geçenlerin de karaktere bayılacağını düşünüyorum.
Son bir soru daha:
Filmin adında neden yıldız işareti var?
Çünkü Marvel resmi olarak ekibin adını filmin sonuyla birlikte ‘The New Avengers’ olarak değiştir.
Çizgi roman severlerin içine pek sinmeyebilir bu değişiklik ancak unutmayalım ki her sektörde olduğu gibi sinemada da para konuşuyor ve Disney satacak bir fikir olarak bunu bulmuş durumda.
Öyle ki güncel çizgi roman serisinin adında bile değişikliğe gidildi.
Meşhur after credits sahnesinin sürprizini bozmak istemiyorum.
Sadece şunu söyleyebilirim ki; adım adım Secret Wars’a ilerliyoruz.
25 Temmuz’da Marvel Sinematik Evrenin altıncı dönemini başlatacak The Fantastic Four: First Steps ile yeniden görüşmek üzere…
YORUMLAR