İç organ yağlanması karın içindeki organların çevresinde —özellikle karaciğer, pankreas ve bağırsaklar etrafında— yağ birikmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, vücudun dış görünüşünden her zaman anlaşılmayabilir. Yani normal kilolu görünen kişilerde de visceral yağ fazlalığı bulunabilir. Batın ultrasonografisi, MR veya Tomografi ile ölçülebilir. Fakat pratikte bel çevresi ölçümü en sık kullanılan göstergedir.
İç organ yağlanması metabolik risklerle ilişkilidir. Bu yağ dokusu, yalnızca depolama işlevi gören pasif bir doku değildir. Yüksek düzeyde aktif bir endokrin organ gibi davranır. Buradan salınan bazı moleküller ( adipokinler, proinflamatuvar sitokinler ve serbest yağ asitleri ) insülin direncini artırır, damar sertliği sürecini hızlandırır ve kronik düşük dereceli mikropsuz iltihaba ( kronik inflamasyon ) neden olur. Tüm bu nedenlerle iç organ yağlanması ile tip 2 diyabet, hipertansiyon, kötü kolesterol yüksekliği, iyi kolesterol düşüklüğü, koroner arter hastalığı gibi metabolik sendrom bileşenleri arasında güçlü bir bağlantı vardır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Türk Endokronoloji ve Metabolizma Derneği bel çevresinin erkeklerde 94 cm. üzerinde, kadınlarda 80 cm. ve üzerinde olmasını, visceral yağ artışı için önemli bir uyarı eşiği olarak kabul eder. Ancak Türk toplumunda yapılan çalışmalar, daha düşük eşiklerin bile metabolik risk artışı ile ilişkili olabileceğini göstermektedir. Visceral yağın azalması, yalnızca kilo kaybı ile değil, özellikle düzenli egzersiz ve direnç antrenmanlarının kombinasyonu ile mümkün olur. Ayrıca Akdeniz tipi beslenme, rafine karbonhidrat ve trans yağ tüketiminin azaltılması da belirleyici rol oynar.
İç organ yağlanmasının önlenmesinde en etkili yol, yaşam tarzı değişikliklerini erken yaşta başlatmaktır. Günde en az 150 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite, sağlıklı uyku düzeni ve stres yönetimi önemlidir. Klinik açıdan, bel çevresi takibi basit ama güçlü bir erken uyarı aracıdır. Çünkü kilo değişimi olmaksızın bile artan bel çevresi, kardiyometabolik riskin yükseldiğini gösterebilir.
Not : Paylaşımlarım genel bilgilendirme amaçlıdır. Sosyal medya tanı ve tedavi aracı değildir. Kişisel sağlık verilerinin sosyal medyada paylaşılması doğru değildir.
Dr. Cemal Nuri Gürbüz, İç Hastalıkları Uzmanı.
YORUMLAR