Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cemal Nuri Gürbüz
Cemal Nuri Gürbüz

Referans aralıkları mı? Hekim sezgisi mi ?

Hastalarımız çoğu zaman laboratuvar sonuçlarını endişeyle inceler. Laboratuvar kağıtlarında veya İnternet ortamında tüm sonuçların yanında alt ve üst sınırları yazılıdır. Referans aralığının dışındaki sonuçlar genellikle koyu yazılır, hemen dikkati çeker. Sonuçlar referans aralığı içinde görülünce her şey normalmiş gibi algılanırken, referans dışındaki değerler büyük bir endişeye yol açar. Oysa bilmek gerekir ki, referans aralığı herkes için aynı değildir. Bu değerler, belli bir yaş grubundaki sağlıklı bireylerden alınan ortalamalara göre belirlenir. Her insan farklıdır. Aynı değer, bir kişide tamamen normal kabul edilirken bir başkasında hastalık belirtisi olabilir.

Örneklerle anlatayım.

🔸

 TSH 4.7 mIU/L çıktı diyelim. Hastanın yaşı önemlidir. 50 -60 yaşlarındaki bir kişi için bu sonuç normal kabul edilebilir. Ama hasta, diyelim ki 40 yaşında bir kadın ise, saç dökülmesi, yorgunluk, kabızlık gibi belirtiler de varsa, bu değer önem kazanır. Tiroit fonksiyonları ile ilgili diğer testlerin ve varsa daha önceki test sonuçlarının incelenmesi gerekir. Belki de bu hastada Hashimoto hastalığı çıkabilir. Ya da tiroid hastalığı olmayan, tiroid ilacı kullanmayan 80 -90 yaşındaki bir kişide TSH 7-8 hatta 10 çıktı diyelim. Bu kişide yaşla uyumlu bir sonuçtan söz etmek ve hastalık tanısı koymamak uygun bir yaklaşım olur.

🔸

 Ferritin 14 ng/mL bulundu diyelim. Referans alt sınırının biraz altında. Sadece referans değerleri rehberliğini temel alan ilk bakışta “Az fark var” denebilir. Ama eğer hasta halsizse ve yoğun adet görüyorsa bu küçük fark klinik olarak çok kıymetlidir. Sonuç menopoz dönemindeki bir kadına veya 50 yaşın üzerindeki bir erkeğe aitse, hele bir de önceki tetkiklerinde bu değer diyelim ki 30 çıkmış ise durum bambaşka bir boyutta ele alınmalıdır. Böyle bir durumda, sindirim sisteminde kötü bir hastalığın olup olmadığına odaklanmak gerekir. Tıpta şüpheci olmak en kötü ihtimalleri dikkate alarak bir yol çizmek gerekir.

🔸

 Sodyum 135 mmol/L çıktı diyelim. Referans rehber alınırsa çok da önemi yok denebilir. Oysa bu sonuç örneğin idrar söktürücü kullanan yaşlı bir hastada hiponatremi ( sodyum düşüklüğü ) gibi yaşamsal önemi olan sağlık sorununa işaret edebilir. Bu konuda ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteseniz Google veya Yandex’e Dr.Cemal Nuri Gürbüz Sodyum düşüklüğü veya Su sodyum yaşam yazmanız yeterlidir.

İşte bu durumlarda hekim sezgisi devreye girer. Tıp kitaplarında yazmayan ama hekimlerin meslek hayatları boyunca geliştirdiği bir yetenek vardır. Buna Fransızca “Sens clinique” denir, sans klinik diye okunur. Türkçe anlamı klinik sezgidir. Klinik sezgi, hastaya sadece testlerle değil, bütünüyle bakabilmektir. Yürüyüşünden, bakışından, konuşmasından ipuçları çıkarabilmektir. Hekimi bir teknisyenden ayıran da budur. Sonuç olarak, sayılar önemlidir ama tek başına karar verdirmez. Yani tahlil kağıtlarına bakarak konuşmak risklidir, etik değildir. Asıl önemli olan hastayı bir bütün olarak görebilmek, sadece tahlillere değil, yaşadıklarına, hislerine ve görünmeyen ayrıntılara da dikkat edebilmektir. Tıpta en değerli cihaz hekimin kendisidir. Bazen bir bakış, bir cümle veya bir sessizlik, yüzlerce tahlilden daha fazla şey anlatır.

🩺

 Dr. Cemal Nuri Gürbüz, İç Hastalıkları Uzmanı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER